6 Mayıs 2005 Cuma

LOZAN 2005

Mustafa Kemal Atatürk’ün Lozan Andlaşması konusundaki değerlendirmesini Özer Ozankaya’nın Cumhuriyet Çınarı’ndan aktarayım:
“Bu andlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Anlaşması’yla tamamlandığı sanılmış büyük bir yoketme eylemenin çökertilişini yansıtan bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri bulunmayan bir siyasal utkunun ürünüdür.”
Andlaşma’nın imzasından topu topu bir ay sonra, 30 Ağustos 1923’te de şunları söylemiş Atamız:
“Türk ulusunun burada elde ettiği yengi kadar kesin sonuç veren ve yalnız bizimkine değil, dünya tarihine de yeni bir yön vermekte bu kadar etkili olan başka bir meydan savaşı anımsamıyorum.
Efendiler, bu çok büyük yenginin türlü etkilerinin üstünde, en önemli ve yücesi, Türk ulusunun kayıtsız koşulsuz egemenliğini eline almış olmasıdır.Ulusumuzun yüzyıldan beri hanlar, hakanlar, sultanlar, halifeler elinde, onların baskı ve zorbalığı altında ne kadar ezildiğini, onların açgözlülüğünü doyurmak için ne büyük yıkım ve yitiklere katlandığını düşünürsek, egemenliğe kavuşmasının bütün yüceliği ve önemi gözümüzün önünde belirir.
Saraylarında Türk’ten başkasına dayanarak saltanat süren, düşmanla birleşerek Anadolu’nun, Türklüğün karşısında eylemlere girişen bu çürümüş gölge adamların Türk yurdundan kovulması, düşmanın denize dökülmesinden daha kurtarıcı bir devrim olmuştur.
Efendiler, yurdumuz artık bayındırlık istiyor, varsıllık ve gönenç istiyor. Bilim, beceri, yüksek uygarlık, özgür düşünce, özgür düşünüp davranma istiyor. Dünyada bir ulusun varlığı, değeri, özgürlük ve bağımsızlık hakkı, o güne dek ortaya koyduğu ve ilerde koyacağı uygarlık yapıtlarıyla orantılıdır.
“Uygarlık yapıtı ortaya koyma yeteneğinden yoksun toplumlar, sonunda özgürlük ve bağımsızlıklarını yitirirler. Uygarlık yolunda yürümek ve başarılı olmak, yaşamın temel koşuludur.
Her alanda yükselip yetkinleşmye yatkın ulusumuzun toplumsal ve düşünsel devrimlerini kösteklemeye kalkışanlar ve çıkaracakları engeller kesinlikle yok edilmelidir.”
Lozan Andlaşması’nın 82. yıldönümünde, sürüp sürmeyeceği belli olmayan, ama bizi, Erol Manisalı’nın yerinde deyişiyle Bekleme Odasında İğfal Etmeye yemin etmiş olan AB masalı uğruna Cumhuriyet Devrimi’nin bütün birikimlerinin açık eksiltmeye çıkarıldığı günlerde, gerçek yurtseverler yine güzel bir girişim başlattılar.
Anımsayacaksınız, “Ermeni soykırımı düpedüz bir kandırmacadır” diyen Türk Tarih Kurumu Başkanı’mız için tutuklama buyruğu çıkaran İsviçre’ye, hem de Lozan Andlaşması’nın imzalandığı yapının kapısına gidip bir açıklama yapmıştı Doğu Perinçek. Bu kez, İşçi Partisi’nin önayak olmasıyla, Ertuğrul Kazancı,Semih Koray, Ferit İlsever, Yavuz Dedegil, Hasan Kemahlı, Ethem Kayalı, Uçkun Geray, Ali Mercan kafa kafaya vermiş, 22-23-24 Temmuz günlerinde İsviçre’ye uçup ilkin Zürih’te bir kapalı salon toplantısı düzenlemeye, ardından Lozan’a geçip Andlaşma’nın imzalandığı yapının önünde bir basın açıklaması, ardından kapalı salonda bir toplantı yapmaya karar vermişler.
Girişime Sayın Ahmet Necdet Sezer, Rauf Denktaş ve Süleyman Demirel destek vermişler.
Ayrıca, adları buraya sığmayacak 200’ü aşkın onurlu insan, Atamıza, Türk ulusuna yakışır bir davranışla, 21. Yüzyıl’da, insan ortak paydası’nı yele verip hâlâ hepimizin kanını emmeye çalışanların karşısına dikilmeye and içmişler.
Hadi gelin güzeller güzeli Atamızla birlikte haykıralım:
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE, DİYEBİLENE!