6 Eylül 2006 Çarşamba

İNSANYİYEN SİVİL ÖRÜMCEK

Televizyon haberlerinde gözünüze kulağınıza çarpmıştır: kimi bölgelerde etyiyen bir örümcek türemiş, insanlar geceleri ellerinde ışık ve sopa, bu garip ve ürkütücü varlığı avlamaya çıkıyorlar.
Oysa çok daha korkunç bir örümcek var tepemizde: insanyiyen sivil örümcek. Bu örümceğin bütün dünyaya ördüğü ağdan Mustafa Yıldırım “Sivil Örümceğin Ağında” adlı kitabında uzun ve ayrıntılı söz etmişti.. Tutarlılık gereği, bu ağın kurulduğu ülkelerden, yakın komşumuz, yazgıdaşımız Azerbaycan’ı ele almış son kitabında: Azerbaycan’da Proje Demokratiya.
Biliyorsunuz, bilmelisiniz, hepimiz gibi ölümlü varlıklar olan kimi çılgınlar, el ele vermiş, bütün dünyaya egemen olmak, herkesi imparatorluklarının kölesi durumuna getirmek istiyor, bunun için gece gündüz amansızca çalışıyorlar. Bakın ne diyor Mustafa Yıldırım kitabının arka kapağında:
“Sivil örümceğin ağında nefte bulaşmış demokrasi operasyonu…
Örümcek, ağının örer ve sabırla bekler. Avına iğnesini batırır; enzimini akıtıp onun içini eritir ve vantuzuyla emer. Geriye ağa takılı olarak canlı gibi görünen içi boş böceklerin kabukları kalır.
CIA istasyoncuları da tıpkı bir örümcek gibi topluma sızdılar. Devşirdikleri elemanlarla Bodrum’a geldiler; Türk devletlerini işgale hazırlamak üzere, yeni sivil yardımcılar buldular; Türkiye’de örülen ağdan beslenen bu yardımcılar, örümcek ağını Azerbaycan’a ve Asya’ya bağlamakta gecikmediler.
“Demokrasi kuracağız!” diyen İngiliz ve Amerikalı sivil-resmi örümcekler, devşirme Türklerin rehberliğinde Bakû’ya girdiler. Sterlin ve dolarla beslenen ağ genişledi. Gazeteler, dernekler, sendikalar, partiler kuruldu. Quantum’un temsilcisi George Soros da çok gecikmedi…
Sivil Örümceğin Ağı’na düşen ülkelerin kaynakları, piyasaları örümceklerin vantuzlarıyla emilirken, içlerine zehir akıtılmış ve yalnızca demokrasi kabukları kalmış ‘Anglo-Sakson’ demokratları, öz yurtlarının bağımsızlığını yıkan birer aygıta dönüştüler.”
Bu zavallı kör yaratıklar, böyle davranmakla kendi kuyularını da kazdıklarını, yerkürede yaşayabilme olanaklarını kendi elleriyle havaya uçurduklarını hiç düşünemeden, işte böyle cicili bicili sözcüklerle, demokrasi, proje, insan hakkı diye diye hepimizi cayır cayır yakmaktalar.
Yananlar, yakında yakılacaklar uyanıp da kendi canlarıyla birlikte o sersemleri de, evrenin oluşturup bize armağan ettiği şu güzelim mavi gezegeni de kurtarmak üzere bu çapulcu sürüsünü etkisiz kılamazsa, hep söylüyorum, arkamızda, örneğin mamutlar gibi, adımızı anacak, başımıza gelenleri yazacak kimse kalmayacak


Cumhuriyet, 6 Eylül 2006

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder