7 Ocak 2009 Çarşamba

PERA’DA BERCHT

Anamalcı barbarlığın, onun şu an yeryüzündeki simgesi ABD’nin ve şımarık yavrusu İsrail’in istedikleri an kentleri, ülkeleri bomba yağmuruna tutabildikleri; çoluk çocuk genç yaşlı demeden binlerce, milyonlarca kişiyi paramparça edebildikleri bir yerde sanata, sanatçıya yer olmaz, olamaz aslında. Ama bütün canlar çıkmadan pes edilmiyor şükür, herkes bulunduğu köşede yiğitçe direniyor.
Nesrin Kazankaya ve Pera Tiyatrosu da bunlardan biri; günde 24 saat bütün araçlarla beyinleri yıkanan, boşaltılan; en sıradan yaşama olanakları hızla ellerinden alınan yığınlara sanat aracılığıyla iyiyi, doğruyu, güzeli anımsatmaya çabalıyor. Bunu yaparken de haklı olarak eski, günü geçmeyen büyük ustalara sesleniyor. Bu yılki oyunu Brecht’in yapıtlarından bölümlerle ve yazarın “Faşizm Üzerine Yazılar”ından Nesrin Kazankaya tarfından uyarlanmı.Çevirilerini Yücel Erten’in yaptığı oyunlar şunlar: Şvayk 2.Dünya Savaşında, Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı ve Üç Kuruşluk Opera.
Levent Öktem, Başak Meşe, Erdinç Anaz, Volkan Aktan, Zeynep Özden İlker Yiğen, Linda Çandır öykülerdeki değişik kişileri büyük bir inançla, coşkuyla canlandırmak üzere koşup terliyorlar. Hele Levent Öktem, bunca yıllık deneyimiyle, bütün yapıyı sırtında taşıyor.
Ezgi Kasapoğlu, Ozan Bayraşa, İzi Eli, Zafer Atalay, Hasan Dağlar, Zafer Oğuz ve Bekir Önal’dan oluşan küçük küme de müziği üstlenmiş.
Topluluğun inancı, sevdası, Vecdi Sayar’la el ele verip aslında olmayan şeyi, sahneyi yaratmış, bezemiş; en sıradan donanımlarla bizi alıp öykünün geçtiği çeşitli yerlere uçuruyorlar.
Sevda masalının giysileri her zamanki gibi Nilüfer Moayeri’den.
Dramaturjiyi Şafak Eruyar, dansları Erdinç Anaz, ışığı Yüksel Aymaz, şarkıların topluluk tarafından söylenmesini de Ezgi Kasapoğlu üstlenmiş.
Sevgili Nesrin Kazankaya, bu kez oyuncu olarak yer almadığı bu çalışmada her zamanki gibi titiz bir ön hazırlık yapmış; dönemin kısa tarihçesini özetlemiş; program kitapçığının sonuna Maksim Gorki’den, Wilhelm Reich’tan alıntılar koymuş. İlgilenenler bilir, insanlık tarihinde zorba buyurganlığın (faşizmin) kökenini görüp çözümlemesini en iyi yapanların başında gelir Wilhelm Reich. Onun bilimsel gözlemlerine göre, ana karnından başlayarak dirimsel enerjisini sevme-sevişme/ çalışıp üretme/ ve bunları doğru yapabilmek için sürekli gerçek bilgiler edinme işlevlerinde tüketemeyen insanlar doğru, sağlıklı yaşama yolundan sapıyor, önce kendilerine, sonra türdaşlarına da, yeryüzündeki bütün varlıklara da işkence eder duruma geliyorlar.
Brecht Usta, bütün şarkılarda unutulmayacak dersler vermiş insan kardeşlerine; bakın ne diyor Artoro Ui son şarkısnda:
Bu kirli, bu kanlı tarihi yasanlar / Hırsızlar, katiller ve kalpazanlar / Bu kirli bu kanlı tarihi yazanlar / Hırsızlar, katiller, kalpazanlar.
Aramızdan çıktı bu kanlı kasap / Onu biz besledik bu nasıl hesap?
Aç gözünü dostum / Bu böyle gitmez / Görmeyi öğren / Yalnız bakmak yetmez.
Evet, görmek; gördükten sonra yapılması gerekeni yapmayı göze almak gerekiyor elbet. Ancak, bunun için, tıpkı kullandığımız bilgisayarlar gibi, beyinlerimize önce doğru izlencelerin yüklenmiş olması gerekli.
Bu hesapla, hemen hemen olanaksız gibi gözüküyor insanlığın bu çıkmazdan sıyrılabilmesi; oysa gerek evrenin kendisi, gerek çok küçük bir benzeri olan insan beyni olanaksız gözükeni başarmış hep. En yakın, en umut verici örneği, 500 yıllık amansız sömürüden sonra, öncü Küba’nın ardına düşüp birer birer uyanan, anamalcı akılsızlığa-düzensizliğe son vermeye yemin eder Güney Amerika halkları.
İnsanlık tarihinin benzersiz yıldızı Mustafa Kemâl Atatürk’ün kalıtına sahip çıkıp Güney Amerikalı kardeşlerimize katılacağımız günü beklerken, hemen koşun Pera’daki oyuna.


Cumhuriyet, 7 Ocak 2009.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder