16 Haziran 2004 Çarşamba

“TROYA”

Müzikle,bilimle yakından ilgilenenler kuşkusuz tanıyorlardır Halûk Tarcan’ı:ünlü bestecimiz Bülent Tarcan’ın Fransa’da Bilimsel Araştırmalar Merkezi’nde çalışan,piyanist,etnolog kardeşi;özellikle Ön-Türkler’in geçmişleri ve dillerine eğilen değerli dünya yurttaşı.Atomun gizlerini çözdükten sonra bomba yapılıp insanların tepesine atılmasına,bir saniyede milyonlarca kişinin buhara dönüştürülmesine ses çıkarmayanlardan değil anlayacağınız:dirimin değerini bilen,canlı cansız ütün varlıklarıyla Mavi Gezegeni acunsal ömrü boyunca elde tutmaya uğraşanlardan.
Geçen gün ondan yeni bir ileti aldım;bu ara ünlü kıyım-kırım filmi dolayısıyla Troya yeniden gündemde ya;o konuda birtakım somut katkılarda bulunmak istemiş,ve üzerinde çalıştığı Evrensel Uygarlıkların Dip Kültürü Ön-Türk Uygarlığı adlı yapıttan kimi bilgileri aktarıyordu iletisinde.
Küresel yağmanın,acımasız ve amansız anamalcı-sömürücü saldırısının tozu dumana kattığı şu günlerde,Voltaire’in safoğlanı gibi,gelin bu bilgi bahçesini çapalamayı sürdürelim.
“Troya konusunda fikir yürütebilmek için,kökeni kesin olarak bir türlü saptanamamış Hititlerden önceki Anadolu’yu keşfetmeye çabalamak gerekir.
Sayın Prof.Dr.Afif Erzen ve arkadaşları,Ön-Türklerin,Ön-atalarımızın bir bölümünün İ.Ö. 13 000’lerde Orta Asya’dan Doğu Anadolu’ya göç etmiş olduklarını ortaya çıkarmışlardır.(Doğu Anadolu ve Urartular,TTK,1984.Ank.)
Öte yandan başka bir bölük Ön-Türk İstanbul yöresine,Kemerburgaz mağarasına ve Fikirtepe’ye yerleşmiştir;toprak kaplar üzerindeki 5500’lerden kaldığı hesaplanan Ön-Türkçe OQ ve OZ damgalarından çıkarıyoruz bunu.(Alpay Pasinli,İst.Archeological museum.A.Turizm,1995,İst.)
Daha sonraki dönemlerde,yaklaşık İ.Ö. 1980’lerde,İstanbul’da ilk Ön-Türk siyasal kuruluşlarını gerçekleştirmişler.
Bu ön bilgilere ek olarak,o dönemle ilgili belgeleri okuyabilmek için,41 lehçeden oluşan Türkçe’nin dışında (Başbakov),Asya lehçelerini de bilmek gerekir.Çünkü,yukarıda görüldüğü üzere,Anadolu’nun dip kültürü Ön-Atalarımıza aittir.
Tübingen Üniversitesi’nde yıllardır Troya Projesi’ni yürüten Sayın Prof.Mandfred KORFMANN’ın bu konuda vardığı sonuçlara kısaca göz atalım;Sayın arkeolog N.Bayçin’de okuduğumuza göre:
Evrensel tarih ve kültür açısından çok önemli ilk sonuç şudur:
Troya,Antik Yunan kültürüne değil,eski Anadolu kültürüne aittir.
Bu konuda,Sayın Profesörün öne sürdüğü fikirler arasındaki beş öğe Ön-Türk kültürünü birinci derecede ilgilendirmektedir:
Doğrudan Troya konusuna gelince:
“1-“Troyalılar ölülerini yakarlar...”Ön-Türk kültürün başlıca niteliklerinden biri olan Ateş Kültü’nü Troya’da görüyoruz. Ön-Atalarımız,halkına iyi hizmet BUĞ’u ödüllendirmek (Bey-Han-Kağan) üzere,bedenini ateşe verir;Can’ı Tanrı’ya uçar,külleri yeryüzünde kalır.
2-“...Yunan’a karşı verilen savaşta,kentten kaçanlar arasında,kentten kaçanlar arasında TURCİ’ler de vardır...”Bu bulgu,Türklerin Anadolu’ya İ.S. 1071’de değil,binlerce yıl önce gelmiş olduklarını gösterir.
3-“...Troya’nın asıl adı WİLUŞA’dır...”
Luvi diline ait olduğu sanılan bu ad Ön-Türkçe’dir.
UW-İL-UŞ/A olmalıdır.UW=kutsal;İL=halk;UŞ=yönetim;A=son ek “İ”... Açılınca,KUTSAL HALK YÖNETİMİ...Bu noktadan yola çıkılınca,Luvi dili adı verilen dilin,Ön-Türkçe olma olasılığı ortaya çıkıyor,
4-“...TRO/İA..
(İA,İE) son ekleri,Ön-Türkçe’deki İERÜÜ fiilinden gelmektedir.Buna göre,TRO-İA,Tro’ların ülkesi demektir:Arab/ia,Türk/İE,Grek/YA,Mezopotam/İA gibi...Geriye Tro sözcüğünün anlamı kalıyor.Bu da acaba AT-UR...ONG...İA mıdır?
5-“...Ölülerini Küp mezarlara koyarlar..”
Ateşe tapınma gereği,Buğ’un yakılan bedeninden çıkan küller ve kemikleri toprak kaplarda saklanır.Bunlardan birinin üstünde Ön-Türkçe bir tümce vardır:TORT ON (ong) OQ:anlamı,”dört öğede başarıyı okumak”tır;başka bir deyişle,dört cihanda,Evrende başarıya ulaşma=Ölümsüzlük.
Toprak kabın yukarı kıvrılmış kulpları ve yüzünün görünüşü ona KUŞ biçimi vermektedir.Yukarıda gördüğümüz gibi,BUĞ’un Tanrı’ya ulaşması için UÇ kavramı kullanılmakta,günahsızlık simgesi olan OQ (uçan kuş) böylece yansıtılmaktadır.
Bu gagasız toprak kaba İ.Ö,4 binlerde Orta Asya’da,İ.Ö.3 binlerdeyse Doğu Anadolu’da KARAZ kazılarında rastlanmıştır.
Kısacası,Troya’daki dip kültürün bir Ön-Türk kültürü olduğu ortadadır.Ancak belli bir süre sonra,bu dip kültür üzerinde yeni bir Anadolu Ön-Türk Kültürü bileşimi ortaya çıkmış olabilir diye düşünüyoruz.
Yeni bulgular sonucu,Troya’nın bütünüyle Ön-Türk olduğu ortaya çıkabilir...”
Görüldüğü gibi,Yunan Ordusu’nu İzmir’de geldiği gemilere binmeye zorlayan güzeller güzeli Mustaf Kemâl Atatürk: “Troya’nın öcünü aldık” derken epey haklıymış.


Cumhuriyet, 16 Haziran 2004

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder