7 Eylül 2005 Çarşamba

AVRUPA BİRLİĞİ’NİN EVSİZLERİ”

Bu, yine sevgili Yılmaz Dikbaş’tan gelen bir yazının başlığı. Önce evsiz terimini tanımlıyor:
“Yaşayacağı bir konuta sahip olmadığı gibi, kiralık bir evi bile olmayan kişilere ‘evsiz’ denmektedir.Para getirecek herhangi bir işleri, herhangi bir gelir kaynakları olmayan bu insanlar ya geçici olarak yakın akrabalarının ve arkadaşlarının evlerinde, ya yardım kurumların işlettiği ‘sığınma evleri’nde kalmakta ya da sokaklarda yatmaktadır.
Her birey, en temel gereksinme olarak, insan gibi yaşayabileceği koşulları taşıyan bir ev ister. Kendisinin de olsa, kiralık da olsa, insanca yaşayacağı konuttan yoksun kişi, evsiz insan, toplumun dışına itilmiş demektir. Evsiz insan, en temel hakkından yoksun kişidir. İşi yoktur, toplumsal güvenceden yoksundur, sağlığını koruyamaz, çocuklarını besleyemez, okula gönderemez, sağlıklı büyümelerini sağlayamaz,yarına hazırlayamaz.
Evsiz insan,en temel hizmetlerden yararlanamaz. Elektrik, su, doğalgaz kullanamaz.Evsiz insanın belli bir adresi de yoktur”
Sonra soruyor sevgili Dikbaş:”Peki, yukarıda tanımladığımız evsiz insanlara ‘Aydınlanmış Avrupa’nın uygar ülkelerinde de rastlayabilir miyiz?”
Yanıt, kocaman bir EVET! AB’nin şimdilik 15 ülkesinde, “3 milyon kişinin belli bir adresi yok, yani evsizler!”
Şimdi,Avrupa Birliği’nin(?) seçkin, uygar, aydınlanmış, bütün insanlığı aydınlatan kimi üyelerinin nüfuslarını,kişi başına dolar olarak gelirlerini ve söylenmeye razı olunan evsiz sayılarını sıralayalım:
İngiltere: 60.441.457 /29.600 /100.000.
Almanya: 82.431.390 /28.700 /860.000.
İsveç: 58.103.033 / 28.400 / 8.440.
İtalya: 58.103.033 / 27.700 / 220.000.
Hollanda. 16.407.491 /29.500 / 40.000.
Danimarka: 4.432.335 / 32.200 / 11.000.
Fransa: 60.656.178 / 28.700 / 200.000’den fazla.
Polonya: 38.635.144 / 12.000 / 60.000.
Çek Cumhuriyeti: 10.241.138 / 16.800 / 70.000’e yakın.
Yunanistan: 19.668.354 / 21.300 / 17.000 (Bunun 11.000’i Atina’da).
İspanya: 43.341.462 / 23.300 / 273.000.
Ve sonraaaa, kendi yurttaşlarına ev, iş, aş vermeyen AB ülkeleri, inanılmaz bir insanseverlikle,Türkiye’deki kimi sözümona sivil toplum örgütlerine, belediyelere, kişilere para yağdırıyor. Ee, o paraları alanlar da borçlu mu kalacak? Kendi yurtlarını, insanlarını silip en yılmaz AB savunucusu kesiliyorlar.
Haydi hep birlikte Cehenneme!
Yılmaz Dikbaş, Avrupa Birliği’nde Engelliler(Özürlüler) başlıklı yazısında da bile bile yaratılan, sürdürülen bu Cehennem’in başka bir yanına değiniyor:
Dünya Sağlık Örgütü kestirimlerine göre, bugün yeryüzünde 500-800.000.000 bedensel-zihinsel özürlü insan bulunmakta;bunun 580’i yoksul ülkelerde, kalan %20’si de varsıllarda yaşamakta.
Aynı Örgüt’ün saptamasına göre, özürlülerin %82’si yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışmaktadır.
Dikbaş, haklı olarak soruyor:20 milyon işsizini, 37 milyon özürlüsünü, sokaklarda sürünen 3 milyon evsizini, ortada bıraktığı yaşlılarını toplumdan dışlamış AB, hangi yüce amaçlarla Türkiye’ye 1. 100.000.000 Avrupa lirası bağışlıyor? Fener Balat’taki 200 evin onarılması için, karşılıksız, 3.800.000 Avrupa lirası yolluyor acaba?
Oynanan oyun çok açık; bütün sorun, Anadolu halkının, her şeye karşın satılmamış bir avuç uyarıcının sesini iş işten geçmeden duyup ayağa kalkıp kalkamayacağında; yumruğunu sıkıp bu aşağılık sömürücülerle onların yerli ortaklarının tepesine indirip indirimeyeceğinde.
Cumhuriyet, 7 Eylül 2005

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder